Toplumu oluşturan bireylerin iş ilişkilerini düzenleyen ve uyulması zorunlu kuralların tümü iş hukukunun konusunu ve uygulama alanını oluşturmaktadır. İş hukuku;bir iş sözleşmesi kapsamında ve ücret geliri karşılığında bir başkası adına ve ona bağlı olarak çalışan işçiler ile bunları çalıştıran işverenler arasındaki iş ilişkilerini düzenleyen uyulması zorunlu kurallar bütünüdür. Sosyal devlet ilkesi gereği ekonomik yönden güçlü konumda bulunan işveren karşısında işçinin korunması prensibi ve yargılama safhasında yeterince açık olmayan hukuki düzenlemelerin işçi lehine yorumlanması iş hukukunun temel ilkeleridir.
İş Hukuku Mevzuatı
İş hukukunun temel kaynağını Anayasa oluşturmaktadır.Bunun dışında temel mevzuat 4857 sayılı İş Kanunudur.İçeriği itibariyle tanımlar ve iş hukukuna ilişkin hakları ve yükümlülükleri düzenleyen mevzuat ayrıca iş sözleşmelerini ve buna bağlı fesih usulünü de düzenlemektedir.
Tarihsel Gelişimi
Sanayi devrimi ile birlikte sayısı artan fabrikalara yeteri kadar iş gücü sağlamak adına çeşitli bölgelerden buralara göç faaliyetleri başlamıştır.Buna bağlı olarak özellikle Avrupa’da yavaş yavaş işçi sınıfının temelleri atılmıştır.Fabrika sahiplerinin sözleşme serbestisi çerçevesinde işçilerin çalışma koşulları giderek ağırlaşmaya başlamıştır.Bu koşulların iyileştirilmesi amacıyla 19.yüzyılın başlarında İngiltere’de iş hukuku hakkında ilk kanun düzenlemesi oluşturulmuştur. İş hukukunun Türkiye’deki tarihsel gelişimi Cumhuriyet dönemiyle birlikte hukuksal zemin kazanmıştır.1921 yılından günümüze kadar oluşturulan mevzuat ve kaynaklarla hem ülke içindeki ekonomi ve siyasal gelişime katkı sağlanmak istenmiş hem de uluslararası temel normlar çerçevesinde uyumlaştırma sürecine katkıda bulunma amacı hedeflenmiştir.
İş hukuku genel olarak iki alt kategoriden oluşmaktadır:
1-Bireysel İş Hukuku:İşçi ile işveren arasında bireysel anlamda kurulan iş ilişkilerini ifade eder.
2-Toplu İş Hukuku:Toplu iş sözleşmeleri,sendikalaşma hareketleri ve bunlarla ilgili uyuşmazlıkları ve bunların çözüm yolları olarak grev ve lokavt,hakem kurulları ve arabuluculuk müesseseleri bu alanın konusunu oluşturur.
İş Sözleşmesi 4857 sayılı İş Kanununa göre;iş ilişkisine dayanan ve tarafların ortak iradeleri sonucu ortaya çıkan hukuki işlem “iş sözleşmesi” olarak adlandırılmaktadır.
İş sözleşmesinin üç unsuru bulunmaktadır:
-Hizmet unsuru
-Ücret unsuru
-Bağımlılık unsuru
İş Sözleşmesinin Çeşitleri
-Sürekli ve Süreksiz iş sözleşmeleri;
İş kanunu hükümlerine göre nitelikleri bakımından en çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş,bu sürenin üstünde devam eden işlere sürekli iş denir.
-Belirli ve Belirsiz süreli iş sözleşmeleri
-Tam süreli
-Kısmi süreli iş sözleşmesi İş sözleşmesi,sözleşme yapma ehliyetine sahip olan işçi ve işveren arasında birbirine uygun irade beyanında bulunulması yoluyla oluşturulur.
İş Hukukunda yazılı şekil şartı aranan sözleşmeler:
-Takım sözleşmesi
-Çıraklık sözleşmesi
-Toplu iş sözleşmesi
-Belirli süresi 1 yıl veya daha uzun süreli iş sözleşmesi
-Gazeteci ile işveren arasındaki iş sözleşmesi
-Gemi adamı ile yapılacak iş sözleşmesi
-Çağrı üzerine çalışmayı öngören iş sözleşmesi Bunun dışında İş Kanunu genel hükümlerinde işçi ve işverenin iş sözleşmesinden doğan borçları düzenlenmiştir.
İş Hukukunda Ücret Ücret;bir kimseye bir iş karşılığında işveren veye üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para olarak ödenen tutardır.İş Kanunu ücretin tanımında üç hususa dikkat çekmiştir.Bunlar: -Ücretin bir iş karşılığında ödenmesi -İşveren ya da üçüncü kişiler tarafından ödenmesi -Para olarak ödenmesi İşçiye ödenecek ücretin belirlenmesi iş sözleşmesinin yapıldığı sırada taraflarca kararlaştırılır.Ama bu miktar asgari ücretin altına inemez.
Asgari Ücret:İşçi ve ailesinin sosyal ve ekonomik açıdan gereksinimlerini karşılayan ve asgari düzeyde yaşama düzeyi sağlayan bir ücrettir.Asgari ücret ile işçi ve işverenin sözleşme özgürlüklerine bir sınır konulmaktadır.Bu ücret işçilerin tek geçim kaynağı olarak kabul edildiği için dörtte birinden fazlası haczedilemez ve devir veya temlik olunamaz. İşçilerin temel çalışma ve dinlenme süreleri 4857 sayılı İş Kanununda düzenlenmiş bulunmaktadır.
Sözleşmenin Sona Ermesi Öncelikle taraflar serbest iradeleriyle yaptıkları sözleşmeyi kendi istek ve iradeleriyle sona erdirebilirler.Bunun dışında; -Sözleşmenin hükümsüzlüğü -Ölüm -Tarafların Uzlaşması sözleşmenin diğer sona erme nedenlerini oluşturmaktadır. Ayrıca taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sona ermesiyle özellikle işverenin bazı yükümlülükleri doğmakta;ancak bu yükümlülüklerin yerine getirilmesiyle hizmet ilişkisi kesin olarak sona ermektedir.Bu yükümlülükler “kıdem tazminat”ını ödemek ve “çalışma belgesi” vermektir. 2821 sayılı Sendikalar Kanununa göre işçi ve işverenlere sosyal,ekonomik hak ve menfaatlerini korumaları amacıyla tüzel kişiliğe sahip sendika kurma ve üye olma hakkı tanınmıştır.Bunun dışında iş hukuku açısından grev ve lokavt faaliyetleri için kanunda ve uygulamada birtakım şartlar sayılmıştır(İş Kanunu madde 29).
İş Hukukunda Yargılama Safhası İş davalarının hızlı ve kolay bir şekilde sonuçlandırılması amacıyla 5521 sayılı Kanun ile özel mahkeme niteliği taşıyan İş Mahkemeleri kurulmuş;6100 sayılı HMK’nın getirmiş olduğu yeniliklerle 5521 sayılı Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 6100 sayılı Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.İş mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanmaktadır.
Proaktif Hukuk ve Danışmanlık Bürosu,birçok sektörde faaliyet gösteren müvekkillerimize, çalıştıkları alanın özellikleri, koşulları ve gereklerine uygun, iş hukuku alanında hukuki mütalaa vermekte, karşılaşılabilecek problemler ve çözüm yolları üzerine danışmanlık hizmeti vermekteyiz. İş hukuku alanındaki hizmetlerimiz, iş sözleşmelerinin hazırlanması, bu sözleşmelerin gerektiğinde iş hukuku mevzuatına uygun olarak feshedilmesi, iş akdi süresince işçi ve işveren arasında doğabilecek uyuşmazlıkların hukuka uygun bir şekilde çözümü konusunda hukuki destek sağlanması, toplu iş sözleşmeleri hazırlanmasını da içermektedir.
İş Hukukuna hakim olan işçinin korunması ve lehe yorum ilkesi nedeniyle, şirketler, iş hukuku kanunları ile yargı kararlarını yakından izlemek ve buna uygun hareket etmekle yükümlüdürler. Bu kapsamda, iş hukuku alanında verdiğimiz hukuki danışmanlıkların önemli bir bölümünü, işveren ve işçiler arasında çıkabilecek ihtilafların önlenmesi ya da en aza indirilmesi oluşturmaktadır. İhtilafın kaçınılmaz olduğu hallerde ise, dava yoluyla çözümde müvekkillerin mahkeme huzurunda temsili sağlanmaktadır. Vermekte olduğumuz hukuki danışmanlıkların kapsamına, günümüz ticaret hayatında gerek donanımlı işçi eksikliği, gerekse çalışan sadakatinin ve bağlılığının sağlanmasında yaşanan sorunlar gibi sebeplerle karşılaşılan ve iş sözleşmelerinde artık sıkça yer verilen rekabet yasağı ve istihdam yasağı hükümlerinin uygulanmasına yönelik uygulamalar ve hukuki girişimler de girmektedir.