Alacakların Tahsili Açısından Doğrudan İflas Yolları

Alacakların Tahsili Açısından Doğrudan İflas Yolları

Türk hukukunda iflas halleri temel olarak doğrudan iflas ve takipli iflas olarak ikiye ayrılmaktadır. Takipli iflas yolunda alacaklı borçluya ödeme emri göndererek ve bunun kesinleşmesi üzerine ticaret mahkemesinden borçlunun iflasını talep etmektedir. Doğrudan iflas yollarında ise alacaklılar ya da borçlu doğrudan ticaret mahkemesinden borçlu şirketin iflası talebinde bulunmaktadır.

Doğrudan iflas hallerinde borçlu aleyhinde alacaklı tarafından açılacak olan iflas davası, borçluya karşı yapılan takipten sonra açılabileceği gibi bazı sebeplerin varlığı halinde herhangi bir takip yapılmasına gerek kalmadan da açılabilmektedir. Doğrudan iflas halleri temel olarak İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 177 ve 178. maddelerinde düzenlenmiş olup, bunun yanı sıra bazı düzenlemelerde de borçlu aleyhine doğrudan iflas davası açılabileceği öngörülmüştür.

Alacaklının Talebi ile Doğrudan İflas Yolları

Alacaklının talebi ile doğrudan iflasın istenebileceği haller İİK madde 177’de dört bent halinde düzenlenmiştir. İlgili maddenin ilk bendi alacaklı tarafından borçlunun doğrudan iflasının talep edilebileceği 4 hali düzenlemektedir.

➢     İİK madde 177/1’de belirtilen ilk durum, borçlunun yerleşim yerinin belirli olmaması durumudur. Hükümde belirtilen yerleşim yeri ifadesi geniş anlamda ifade edilmekte ve kişinin ikamet ettiği yeri de kapsamaktadır. Bu açıdan yurtiçinde veya yurtdışında borçlunun fiili ya da geçici yerleşim yeri bulunması durumunda söz konusu koşul karşılanmamış olacaktır. Belirtilen hususların ispatı, alacaklı tarafından yaklaşık ispat çerçevesinde gerçekleştirilecektir.

➢     İlgili maddenin 1. fıkrasında yer alan ve alacaklının doğrudan iflas davası açabilmesi olanağını sağlayan ikinci durum, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçmasıdır. Buna göre alacaklı borçlunun ikametini değiştirdiğini kanıtlamakla yükümlüdür. Borçlu ise ikametgahını değiştirmesini alacaklılara zarar vermek amacıyla gerçekleştirmediğini kanıtlamak durumundadır.

➢     Borçlunun doğrudan iflasının istenebileceği üçüncü durum, borçlunun alacaklı haklarını ihlal eden hileli davranışlarda bulunması ya da bunlara teşebbüs etmesidir. Belirtilen durumda borçlunun alacaklılara zarar verme kastında yargılama sürecinde mahkemede kanaat uyandırması yeterli olmakta, kesin ispat şartı aranmamaktadır.

➢     İlgili maddenin 1. fıkrasında yer alan son durum ise, borçlunun haciz yoluyla yapılan takip esnasında mallarını saklamasıdır. Haciz yoluyla takibin kesinleşmesi aşamasından sonra, borçlunun mal beyanında bulunmaktan kaçınması veya eksik beyanda bulunması ve bu malların alacakları, giderleri ve faizleri karşılamaması durumunda bu koşul gerçekleşmiş kabul edilecektir. Buna karşılık borçlunun eksik beyanda bulunmasına rağmen, bu malların alacakları, bunların tüm fer’ilerini ve takip giderlerini karşılaması durumunda bu şart gerçekleşmemiş sayılacaktır.

Kanunun 177. maddesinin ikinci fıkrasına göre borçlunun ödemeleri tatil etmesi de doğrudan iflas sebebi teşkil etmektedir. Bu durum borçlunun muaccel nitelikteki borçlarını sürekli ve genel bir surette ödeyememesini ifade etmektedir. Borçlunun muaccel borçlarını ödememesi, kendisine karşı yapılan ve devam eden birden fazla icra takibinin bulunması ve çok sayıda senedin protesto edilmesi ödemelerin tatil edildiği hususunu ortaya koyan durumlardır.

İlgili kanun hükmünün 3. fıkrası; 301.maddede belirtilen teklif edilmiş olan konkordatonun reddi, konkordato mühletinin kaldırılması ve konkordatonun feshi halleri de doğrudan iflas sebebi teşkil etmektedir. Son olarak ilama dayanan alacağın icra emriyle talep edilmiş olmasına rağmen ödenmemiş olması hali, doğrudan iflas sebebi oluşturmaktadır. Bu noktada ilam niteliğindeki belgelere dayanarak ilamlı icra takibi yapılması halinde, doğrudan iflas davası açılıp açılamayacağı doktrin ve Yargıtay kararları çerçevesinde tartışmalı bir husustur.

Alacakların tahsili açısından doğrudan iflas yoluna başvuracak olan kişilerin hukuki sürecin sorunsuz yürütülmesi ve gerekli belgelerin eksiksiz olarak tamamlanması adına uzman bir icra avukatı vasıtasıyla işlemlerini gerçekleştirmeleri hak kaybı yaşanmaması ve sürecin en kısa sürede sonuçlandırılması açısından önem taşımaktadır. Hukuk bürosu olarak icra hukuku alanında uzman avukatlarımız ve icra ekibimiz vasıtasıyla bu alanda hukuki danışmanlık hizmeti vermekte, bireysel ve kurumsal müvekkillerimize hukuksal sorunların hızlı şekilde çözüme kavuşturulması adına etkin bir çalışma prensibiyle hizmet sunmaktayız.

Doğrudan İflas Yoluyla Takipte Yargılama Usulü

Belirtilen sebeplerin tamamının bulunması halinde alacaklılar, önceden iflas yoluyla takipte bulunmalarına gerek kalmadan, borçlunun işlem merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinde doğrudan iflas davası açabilecektir. Alacaklı / davacı dayandırdığı doğrudan iflas sebebini dilekçede açıkça belirtmelidir. Dilekçe kendisine ulaşan asliye ticaret mahkemesi, iflas talebini günlük gazetelerde ve ticaret sicili gazetesinde ilan edecektir.


Bu Makaleyi Paylaş