Fatura alacağı tahsili, ticari ilişkilerde en sık karşılaşılan alacak türlerinden biridir. Bir mal veya hizmetin karşılığında düzenlenen faturanın ödenmemesi durumunda, alacaklı taraf hukuken birçok yola başvurabilmektedir. Türk Ticaret Kanunu (TTK), Vergi Usul Kanunu (VUK) ve İcra ve İflas Kanunu (İİK) hükümleri çerçevesinde, ödenmeyen fatura alacağı için öncelikle ihtarname gönderme, ardından faturaya dayalı icra takibi veya alacak davası açma yolları gündeme gelir. Bu süreçte icra avukatı desteği almak, hem zamanaşımı riskinin önüne geçmek hem de alacağın en kısa sürede tahsil edilmesini sağlamak açısından büyük önem taşımaktadır.
Fatura, ticari ilişkilerde yalnızca bir ödeme belgesi değil, aynı zamanda hukuki ispat vasıtası niteliğindedir. Ancak her fatura, mahkeme ve icra daireleri nezdinde aynı ispat gücüne sahip değildir. Bu nedenle faturanın geçerlilik şartları, itiraz süresi, faiz başlangıcı, açık ve kapalı fatura ayrımı gibi unsurların doğru bilinmesi gerekmektedir.
2025 yılı itibarıyla, özellikle e-fatura uygulamaları, zorunlu arabuluculuk düzenlemeleri ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda, fatura alacaklarının tahsilinde uygulamalar giderek dijitalleşmiştir. Bu süreçte Proaktif Hukuk Bürosu’nun icra ve ticaret hukuku alanında uzman avukatları, şirketlerin ve serbest meslek sahiplerinin fatura alacaklarını en hızlı ve etkin biçimde tahsil etmeleri için profesyonel hukuki destek sunmaktadır.
Fatura Nedir?
Fatura, bir malın satılması veya bir hizmetin sunulması sonucunda düzenlenen, bu işlemin parasal karşılığını gösteren resmî ve hukuki belgedir. Türk hukuk sisteminde fatura; yalnızca ticari kayıt unsuru değil, aynı zamanda alacak ve borcun varlığını ispat eden en önemli belgelerdendir.
Fatura, Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesi uyarınca tanımlanmış olup; “satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere düzenlenen ticari vesika” niteliğindedir. Bu nedenle, bir fatura yalnızca muhasebesel bir belge değil, aynı zamanda hukuki işlem sonucunda doğan bir borç ilişkisini belgeleyen yazılı delil olarak kabul edilir.
Faturanın düzenlenmesiyle birlikte taraflar arasında bir alacak-borç ilişkisi doğmaktadır. Satıcı veya hizmet sağlayıcı, faturayı düzenleyerek alacağını talep etme hakkı kazanır; alıcı ise faturada belirtilen bedeli ödeme yükümlülüğü altına girer. Bu nedenle fatura, özellikle fatura alacağı tahsili süreçlerinde icra takibine veya alacak davasına dayanak teşkil eden temel unsurlardan biridir.
Ticari uyuşmazlıklarda mahkemeler ve icra daireleri, faturaları yazılı delil başlangıcı veya kesin delil olarak değerlendirir. Bu yönüyle fatura, bir uyuşmazlıkta avukatın müvekkilinin alacağını ispat etmesinde başlıca dayanaklardan biridir.
Faturanın hukuki önemi sadece belge olarak değil, zamanaşımı süresi, itiraz hakkı, faiz başlangıcı ve ispat gücü bakımından da belirleyicidir. Bu sebeple ticari faaliyet yürüten her kişi veya işletmenin, düzenlediği veya kendisine düzenlenen faturaları mevzuata uygun biçimde saklaması, ileride doğabilecek alacak tahsili davalarında hak kaybı yaşamamak adına büyük önem taşımaktadır.
Fatura Geçerlilik Şartları Nelerdir?
Bir faturanın hukuken geçerli ve bağlayıcı belge olarak kabul edilebilmesi için, hem Vergi Usul Kanunu (VUK) hem de Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olması gerekmektedir. Uygulamada sıkça karşılaşılan fatura uyuşmazlıklarında, alacaklının talebinin kabul edilip edilmeyeceği çoğu zaman faturanın yasal şartları taşıyıp taşımadığına bağlıdır. Bu nedenle, faturanın geçerlilik şartları, yalnızca muhasebesel bir gereklilik değil, aynı zamanda alacak tahsili ve icra takibi süreçlerinde belirleyici bir hukuki unsurdur.
Fatura, malın teslimi veya hizmetin ifasından itibaren en geç yedi gün içinde düzenlenmelidir. Bu süre içinde düzenlenmeyen faturalar, vergi mevzuatı açısından usulsüzlük sayıldığı gibi, hukuki açıdan da alacağın doğduğunu ispat etmede zayıf kalabilmektedir. Bu tür durumlarda, icra avukatı veya ticari dava avukatı tarafından hazırlanacak ek delil ve belgeler, alacağın ispatında tamamlayıcı rol üstlenir.
Geçerli bir faturada; düzenleyen ve alıcı tarafın ticaret unvanı, adresi, vergi numarası, düzenleme tarihi, sıra numarası, mal veya hizmetin cinsi, miktarı, bedeli ve uygulanacak vergi oranı gibi bilgiler eksiksiz yer almalıdır. Ayrıca faturanın, yetkili kişi tarafından imzalanması ya da elektronik ortamda mali mühür veya e-imza ile onaylanması gerekmektedir. Bu unsurlardan herhangi birinin eksik olması, faturanın geçerliliğini tartışmalı hâle getirir ve özellikle faturaya dayalı icra takibi süreçlerinde alacaklının elini zayıflatır.
Hukuki açıdan geçerli bir fatura, alacağın doğduğunu kanıtlayan en önemli yazılı delillerden biridir. Bu nedenle fatura alacağı tahsili veya ticari alacak davaları gibi uyuşmazlıklarda, mahkemeler faturayı “yazılı delil başlangıcı” veya “kesin delil” olarak değerlendirebilmektedir.
Fatura geçerlilik şartlarına uygun düzenlenmiş bir belge, Proaktif Hukuk Bürosu gibi ticaret ve icra hukuku alanında uzman avukatlık ekipleri tarafından yürütülen alacak tahsili işlemlerinde güçlü bir dayanak sağlar. Zira her fatura, sadece ticari bir evrak değil; gerektiğinde icra takibine konu olabilecek, alacak hakkını doğrudan destekleyen hukuki bir belgedir.
Faturaya Kaç Gün İçinde İtiraz Edilir?
Ticari hayatın en temel belgelerinden biri olan fatura, satıcı ile alıcı arasındaki hukuki ilişkiyi ve borç-alacak dengesini gösteren resmi bir evraktır. Ancak her zaman faturada yazılı tutar, teslim edilen mal veya sunulan hizmeti doğru biçimde yansıtmayabilmektedir. Bu gibi durumlarda alıcı, faturaya belirli bir süre içinde itiraz etmek zorundadır. Aksi takdirde, sessiz kalınan fatura Türk Ticaret Kanunu uyarınca borcun kabul edildiği anlamına gelir ve ileride yapılacak itirazlar hukuken sonuç doğurmaz.
Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca, faturaya itiraz süresi sekiz gündür. Bu süre, faturanın alıcıya teslim edildiği veya tebliğ edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Sekiz gün içinde herhangi bir yazılı itirazda bulunulmaması, fatura içeriğinin kabul edildiği karinesi oluşturur. Bu nedenle, ticari ilişkilerde tarafların faturaları dikkatle inceleyip varsa hatalı kalemlere karşı süresi içinde itiraz etmeleri büyük önem taşımaktadır.
Faturaya itirazın mutlaka yazılı olarak yapılması gerekir. En güvenilir yöntemler arasında noter aracılığıyla gönderilen ihtarname veya Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) sistemi üzerinden yapılan bildirimler yer alır. Bu yöntemler, ileride doğabilecek uyuşmazlıklarda itirazın varlığını ve süresinde yapıldığını ispat etmeye yarar. Basit e-postalar ya da sözlü beyanlar ise delil niteliği taşımadığı için, mahkeme veya icra takibi aşamasında geçerli kabul edilmez.
Sekiz günlük süre içinde itiraz edilmemiş faturalar, alacaklıya önemli bir hukuki avantaj sağlar. Çünkü süresinde itiraz edilmeyen fatura, kesin delil niteliği kazanarak borcun varlığını ispatta güçlü bir dayanak oluşturur. Bu durumda alacaklı taraf, doğrudan faturaya dayalı icra takibi başlatabilir veya alacak davası açabilir. Mahkemeler genellikle, süresinde itiraz edilmeyen faturaları alacağın varlığına dair güçlü bir karine olarak değerlendirir.
Fatura itiraz süreci, teknik bilgi ve dikkat gerektiren bir hukuki süreçtir. Bu nedenle, fatura bedeline veya içeriğine itiraz etmek isteyen kişilerin, icra hukuku ve ticaret hukuku alanında uzman bir avukattan profesyonel avukat desteği alması son derece önemlidir. Avukat desteği, sürecin usulüne uygun yürütülmesini sağladığı gibi ileride doğabilecek dava ve icra risklerinin önüne geçer.
Fatura Alacağı Zamanaşımı Kaç Yıl?
Fatura alacakları, ticari ilişkilerde en sık karşılaşılan alacak türlerinden biridir ve tahsil edilebilmesi için yasal sürelerin bilinmesi kritik öneme sahiptir. Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu’na göre, faturaya dayalı alacakların zamanaşımı süresi, alacağın doğduğu tarihten itibaren işlemeye başlar ve bu süre geçtikten sonra alacak hukuken tahsil edilemez hâle gelir.
Genellikle faturaya dayalı alacaklar için öngörülen zamanaşımı süresi 5 yıldır. Bu süre, mal veya hizmetin teslim edildiği tarih itibarıyla başlamaktadır. Yani, satıcı malı teslim ettiğinde veya hizmeti ifa ettiğinde, alacak doğmuş sayılır ve zamanaşımı süreci işlemeye başlar. Ticari işletmelerin faturalarını düzenli ve eksiksiz tutmaları, bu süreyi doğru takip etmeleri açısından son derece önemlidir.
Zamanaşımı süresi boyunca alacaklı, alacağını tahsil etmek için ihtarname gönderebilir, icra takibi başlatabilir veya dava açabilir. Zamanaşımı dolmadan başlatılan her işlem, alacağın korunmasını ve tahsilatın hukuken güvence altına alınmasını sağlar. Öte yandan, zamanaşımı süresinin sona ermesi durumunda alacak hukuken düşer; borçlu itiraz ettiğinde, alacaklı herhangi bir hukuki hak talebinde bulunamaz.
Uygulamada, fatura alacağı tahsili süreçlerinde zamanaşımı sürelerinin doğru hesaplanması oldukça önemlidir. Burada devreye, ticaret hukuku ve icra hukuku alanında deneyimli avukatlar girer. Avukatlar, faturanın düzenlenme tarihini, teslim tarihini ve varsa ek belgeleri dikkate alarak, zamanaşımı süresinin doğru hesaplanmasını ve sürecin usulüne uygun yürütülmesini sağlar. Bu sayede, alacaklı taraf hak kaybı yaşamadan, alacağını etkin biçimde tahsil edebilmektedir.
Ödenmeyen Fatura Alacağı İçin Ne Yapılmalı? (İhtarname, icra, dava)
Ticari hayatın en sık karşılaşılan sorunlarından biri, düzenlenen faturaların süresinde ödenmemesidir. Faturanın ödenmemesi, alacaklı taraf için hem finansal hem de hukuki bir risk oluşturur. Bu noktada alacaklının, hakkını korumak ve alacağını tahsil etmek için izleyebileceği adımlar büyük önem taşımaktadır.
Öncelikle, alacaklı tarafın yapması gereken en temel işlem ihtarname göndermektir. İhtarname, borçlunun borcunu ödemesi için hukuken tanınan resmi bir uyarıdır ve ileride açılacak icra takibi veya dava sürecinde delil niteliği taşır. İhtarname, noter aracılığıyla ya da Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) ile gönderilebilir. Bu süreç, alacaklıya borçlunun ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediğini resmi olarak belgeleme imkânı sağlar.
İhtarnameye rağmen borç ödenmezse, bir sonraki adım faturaya dayalı icra takibi başlatmaktır. İcra takibi, alacaklıya hukuki olarak zorla tahsil imkânı tanır ve mahkeme sürecine gerek kalmadan alacağını tahsil edebilmesini sağlar. Bu noktada, icra avukatı desteği almak sürecin doğru ve hızlı ilerlemesi açısından kritik öneme sahiptir. Avukat, alacaklı adına icra dosyasını hazırlayabilir, gerekli belgeleri sunabilir ve borçlunun itirazlarını yönetebilmektedir.
Borçlu icra takibine itiraz ederse veya itiraz süresi geçmişse, alacaklı faturaya dayalı alacak davası açabilir. Bu dava, alacağın mahkeme tarafından tescil edilmesini ve gerekirse cebri icra yoluyla tahsilini mümkün kılar. Özellikle büyük ticari alacaklarda, mahkemede güçlü deliller sunmak için faturalar, teslim belgeleri, sözleşmeler ve yazışmaların eksiksiz şekilde sunulması gerekir.
Sonuç olarak, ödenmeyen fatura alacaklarında izlenmesi gereken yol genellikle şu sırayı takip eder: öncelikle ihtarname ile uyarı, ardından icra takibi başlatma ve gerekiyorsa alacak davası açma. Bu süreçlerde, ticaret hukuku ve icra hukuku konusunda uzman bir avukat desteği almak, hem sürecin hızlanmasını sağlar hem de müvekkilin hak kaybı yaşamadan alacağını tahsil etmesine imkân tanımaktadır.
Mahkeme ve İcra Takibinde Fatura Delil Olarak Nasıl Değerlendirilir?
Faturalar, ticari alacakların tahsilinde sadece ödeme belgesi olmanın ötesinde, hukuki delil niteliği taşır. Bir fatura alacağının ödenmemesi durumunda başlatılan icra takibi veya alacak davasında mahkeme ve icra daireleri, faturayı alacağın varlığını ispat eden yazılı delil olarak değerlendirir. Bu nedenle, faturanın usulüne uygun ve eksiksiz düzenlenmiş olması, alacak tahsil süreçlerinin başarıyla tamamlanması açısından kritik öneme sahiptir.
İcra takibinde, faturaya dayalı alacak talebi doğrudan alacak belgesi olarak sunulur. İcra müdürlüğü, faturada belirtilen bedelin ödenmemesi durumunda, alacaklı lehine işlem başlatır. Borçlu itiraz etmezse, süreç hızlı bir şekilde tahsilata dönüşebilir. Ancak borçlu itiraz ederse, faturanın geçerliliği, eksiksizliği ve taraflar arasındaki sözleşmeye uygunluğu mahkeme tarafından incelenir. Bu noktada, ticaret hukuku ve icra hukuku konusunda deneyimli bir avukat sürecin doğru yürütülmesinde belirleyici rol oynar.
Mahkemeler, faturayı değerlendirirken genellikle usulüne uygun düzenlenmiş ve imzalı belgeleri kesin delil olarak kabul eder. Fatura; mal veya hizmetin teslim tarihini, taraf bilgilerini, tutarı ve vergi oranlarını açıkça göstermelidir. Eksik veya hatalı faturalar, mahkemeler tarafından yetersiz delil sayılabilir ve alacaklı için ek belge ve tanık sunma zorunluluğu doğurur.
Sonuç olarak, faturalar mahkeme ve icra süreçlerinde alacağın temel dayanağıdır. Ticari işletmeler ve serbest meslek sahipleri, alacaklarını güvence altına almak için faturalarını usulüne uygun düzenlemeli ve muhafaza etmelidir. Bu sayede, ödenmeyen faturalar karşısında başlatılacak icra takibi veya alacak davası sürecinde hak kaybı yaşanmaz. Proaktif Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimizin faturaya dayalı alacaklarını etkili ve hızlı şekilde tahsil etmeleri için hukuki danışmanlık ve icra avukatı desteği sunmaktayız.
Fatura Alacağına İşleyecek Faiz Nasıl Hesaplanır?
Fatura alacaklarında yalnızca anapara tutarının ödenmesi değil, alacağın tahsil edilmesindeki gecikmeler nedeniyle faiz işletilmesi de mümkündür. Ticari alacaklarda faiz uygulaması, TTK ve Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde belirlenir ve borçlu tarafından ödenmeyen tutar için alacaklıya ek gelir sağlar. Bu nedenle, faturaya dayalı alacakların tahsili sürecinde faizin doğru hesaplanması ve talep edilmesi büyük önem taşımaktadır.
Türk Ticaret Kanunu’na göre, faturaya dayalı alacaklarda gecikme faizi, faturanın ödenmesi gereken tarihten itibaren işlemeye başlar. Faiz oranı, borçlar kanunu veya taraflar arasında sözleşmede belirlenen ticari faiz oranına göre hesaplanır. Eğer sözleşmede özel bir faiz oranı belirlenmemişse, kanuni faiz oranı uygulanır. Bu süreçte, alacaklı, faizin başlangıç tarihini ve oranını hukuken kanıtlamak zorundadır.
Hukuki uygulamada, gecikme faizi hesaplanırken faturanın ödeme tarihi, alacak tutarı ve faiz oranı dikkate alınır. Faiz, alacak miktarına günlük veya yıllık olarak uygulanabilir. Ticari işletmelerin ve alacaklıların, faturaya dayalı faiz talebini icra takibinde veya dava sürecinde doğru şekilde hesaplayıp sunmaları, mahkeme ve icra dairelerinin alacağı kabul etmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Fatura alacağına faiz talebinde bulunurken, sürecin hukuken güvenceye alınması için ticaret hukuku ve icra hukuku alanında deneyimli bir avukattan destek almak önemlidir. Avukat, faiz hesaplamasının doğru yapılmasını sağlar, icra dosyasına veya dava dilekçesine eksiksiz şekilde yansıtır ve borçlunun olası itirazlarını yönetir. Bu sayede, alacaklı hem anapara hem de gecikme faizi açısından hak kaybı yaşamadan alacağını tahsil edebilir.
Faturaya Dayalı İcra Takibi Nasıl Başlatılır?
Ödenmeyen faturalar karşısında alacaklıların başvurabileceği en hızlı ve etkili yöntemlerden biri faturaya dayalı icra takibidir. Türk İcra ve İflas Kanunu uyarınca, alacaklı, faturaya dayanarak borçlunun malvarlığına yönelik icra işlemlerini başlatabilir. Bu süreç, mahkeme sürecine gerek kalmadan alacağın tahsil edilmesini sağlar ve özellikle ticari alacaklar için zaman kazandırır.
Faturaya dayalı icra takibi başlatmak için öncelikle, faturanın usulüne uygun olarak düzenlenmiş ve geçerli olması gerekir. Faturada borçlu ve alacaklı bilgilerinin, mal veya hizmetin ayrıntılarının ve tutarın doğru şekilde yer alması, icra müdürlüğünün takibi kabul etmesi açısından kritik öneme sahiptir.
İcra takibi süreci genellikle alacaklının icra dairesine başvurması ile başlar. Başvuru sırasında, fatura aslı veya onaylı sureti, varsa sözleşme ve ödeme talep yazısı sunulur. İcra dairesi, belgeleri inceledikten sonra borçluya ödeme emri tebliğ eder. Borçlu, tebliğden itibaren belirli süre içinde itiraz edebilir. İtiraz yoksa, icra takibi doğrudan tahsilat aşamasına geçer; itiraz varsa süreç, icra mahkemesinde itirazın kaldırılması davasına dönüşebilir.
Bu noktada, ticaret hukuku ve icra hukuku alanında deneyimli bir avukatın sürece müdahalesi, takibin doğru ve hızlı yürütülmesini sağlar. Avukat, belgelerin eksiksiz hazırlanmasını, ödeme emrinin usulüne uygun tebliğini ve borçlunun itirazlarına karşı hukuki stratejiyi yönetir. Böylece, alacaklı hem anapara hem de gecikme faizini güvence altına alabilir.
Faturaya dayalı icra takibi, özellikle ticari işletmelerin ve serbest meslek sahiplerinin alacaklarını hızlı ve güvenli şekilde tahsil etmeleri için kritik bir araçtır. Proaktif Hukuk Bürosu olarak, müvekkillerimizin alacak tahsil süreçlerinde usulüne uygun icra takibi ve avukatlık hizmetleri sunuyoruz, hak kaybı yaşamadan alacaklarını tahsil etmelerini sağlıyoruz.
Borçlu Faturaya Nasıl İtiraz Eder?
Ödenmeyen faturalarla ilgili icra takibi başlatıldığında, borçlunun sahip olduğu hukuki savunma hakları arasında faturaya itiraz etme hakkı da yer alır. Faturaya itiraz, borçlunun alacaklıya karşı ödeme yükümlülüğünü kabul etmediğini resmi olarak bildirmesi anlamına gelir ve Türk İcra ve İflas Kanunu çerçevesinde belirli usullere tabidir.
Borçlu, faturaya itirazını ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde icra dairesine yazılı olarak sunmalıdır. İtiraz yazısı, borçlu ve alacaklı bilgilerini, fatura tarihini ve numarasını, itirazın gerekçesini açık bir şekilde içermelidir. Bu gerekçeler, faturada yer alan mal veya hizmetin eksik, hatalı veya sözleşmeye uygun olmadığını gösterecek delillerle desteklenmelidir.
İtiraz sürecinde borçlunun kullandığı yöntemler genellikle şunlardır: noter aracılığıyla gönderilen yazılı beyan, Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) ile resmi bildirim veya icra dairesine sunulan dilekçe. Bu yöntemler, itirazın hukuki geçerliliğini sağlaması ve ileride mahkeme veya icra sürecinde delil olarak kullanılabilmesi açısından önemlidir.
Faturaya itiraz edildiğinde, icra takibi durur ve alacaklının itirazın kaldırılması için icra mahkemesinde dava açması gerekir. Bu noktada, ticaret hukuku ve icra hukuku alanında deneyimli bir avukatın sürece müdahalesi, itirazın hukuka uygun şekilde yönetilmesini ve alacaklı haklarının korunmasını sağlar. Avukat, itirazın gerekçelerini analiz ederek, icra mahkemesine sunulacak delil ve belgeleri hazırlar ve müvekkilini süreç boyunca temsil eder.
Sonuç olarak, borçlunun faturaya itiraz hakkı, alacaklı ile borçlu arasındaki ticari ilişkiyi dengeler. Ancak bu süreçte usul hatası veya eksik delil sunumu, itirazın kabul edilmemesi veya alacaklının hak kaybı yaşamasına neden olabilir. Bu nedenle, her iki tarafın da ticaret hukuku ve icra hukuku uzmanı avukatlar aracılığıyla hareket etmesi, alacak veya borç yönetimini güvence altına alır.
Elektronik Faturada (e-Fatura) Alacak Takibi Nasıl Yapılır?
Dijitalleşen ticari hayatta, e-fatura sistemi, faturaların elektronik ortamda düzenlenmesini ve saklanmasını sağlayarak hem işletmeler hem de alacaklılar için büyük kolaylık sunar. Ancak e-fatura ile yapılan satışlarda da ödeme gecikmeleri yaşanabilir ve alacaklılar, faturaya dayalı tahsilat için e-faturaya dayalı icra takibi başlatmak durumunda kalabilir.
E-fatura alacak takibi süreci, klasik faturadaki prosedürlerden farklıdır. Öncelikle, e-faturaların doğruluğu ve geçerliliği, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) kayıtları üzerinden teyit edilir. Bu sistem, faturanın düzenlenme tarihini, taraf bilgilerini ve tutarı resmi olarak kayda geçirir; böylece mahkeme veya icra sürecinde delil niteliği güçlü bir belge ortaya çıkar.
Ödenmeyen e-faturalar için icra takibi başlatmak isteyen alacaklı, klasik faturada olduğu gibi icra dairesine başvurur ve e-faturanın onaylı çıktısını veya KEP üzerinden alınmış resmi kayıtlarını sunar. Borçlu, e-faturaya itiraz ederse, itirazın kaldırılması davası yine klasik icra prosedürüne uygun şekilde yürütülür.
E-faturaların sağladığı bir diğer avantaj, sürecin dijital ortamda daha hızlı yönetilebilmesidir. Ödeme emri tebliği, ihtarname gönderimi ve delil sunumları elektronik olarak yapılabildiği için ticari alacak tahsil süreçleri hızlanır. Ancak sürecin hukuken güvence altına alınması ve itiraz risklerinin yönetilmesi açısından, ticaret hukuku ve icra hukuku konusunda uzman avukat desteği almak önemlidir.
Proaktif Hukuk Bürosu, müvekkillerinin e-fatura alacaklarını güvence altına almak için, elektronik ortamda başlatılacak icra takibi süreçlerinde hukuki danışmanlık ve profesyonel avukat desteği sağlamaktadır. Bu sayede alacaklılar, hem anapara hem de gecikme faizlerini etkin şekilde tahsil edebilmektedir.
Fatura Tahsilatı Öncesi İhtarname Nasıl Hazırlanır?
Fatura alacaklarının tahsil sürecinde, icra takibi veya dava yoluna başvurmadan önce en etkili adımlardan biri ihtarname göndermektir. İhtarname, borçluyu resmi olarak uyarır ve alacaklıya, alacağını tahsil edebilmek için hukuki bir dayanak sağlar. Ticari alacaklarda ihtarname, sürecin sorunsuz ilerlemesi ve olası itirazların yönetilmesi açısından kritik öneme sahiptir.
İhtarname hazırlarken dikkat edilmesi gereken ilk husus, tüm taraf bilgileri ve fatura detaylarının eksiksiz şekilde yazılmasıdır. Bu bilgiler arasında alacaklı ve borçlunun adı, adresi, fatura tarihi, numarası ve alacak tutarı yer almalıdır. Ayrıca, fatura konusu mal veya hizmetin açıklaması ve ödemenin gecikme tarihi de net biçimde belirtilmelidir.
İhtarname, borçlunun ödeme yapması için son tarih belirterek gönderilmelidir. Bu tarih, borçlunun hukuki olarak uyarılması ve icra takibine başvurma sürecinin başlatılması için temel oluşturur. İhtarname genellikle noter aracılığıyla veya Kayıtlı Elektronik Posta (KEP) sistemi üzerinden gönderilir; bu yöntemler, belgenin resmi delil niteliği kazanmasını sağlar.
Hukuki süreçte, ihtarnameyi doğru hazırlamak ve göndermek, alacak tahsilini hızlandırır ve borçlunun itiraz etme hakkını sınırlar. Özellikle ticari işletmeler ve serbest meslek sahipleri, ticaret hukuku ve icra hukuku konusunda uzman avukat desteği alarak ihtarnamenin hukuka uygun şekilde hazırlanmasını ve sürecin profesyonelce yönetilmesini sağlayabilir.
Proaktif Hukuk Bürosu, müvekkillerinin fatura alacaklarını güvence altına almak için, ihtarname hazırlama ve gönderme süreçlerinde hukuki danışmanlık sunmakta; alacak tahsilatını hızlı ve güvenli şekilde yönetmektedir.
Ticari Davalarda Faturaya Dayalı Alacak Davası
Faturaya dayalı alacakların tahsili her zaman icra takibi ile sonuçlanmayabilir; bazı durumlarda alacaklı, borçlunun itirazı veya ödeme yapmaması nedeniyle ticari mahkemelerde dava açmak zorunda kalır. Ticari davalar, faturaya dayalı alacakların hukuken kesinleşmesini ve tahsilatının güvence altına alınmasını sağlar.
Ticari dava açmak isteyen alacaklı, öncelikle faturayı ve ilgili sözleşmeleri delil olarak mahkemeye sunar. Davada, alacaklı faturanın geçerliliğini, mal veya hizmetin teslim edildiğini ve borcun kesin olduğunu ispatlamakla yükümlüdür. Bu nedenle, faturaların usulüne uygun düzenlenmiş ve saklanmış olması büyük önem taşır.
Mahkeme sürecinde, alacaklı tarafın ticaret hukuku ve icra hukuku alanında deneyimli bir avukattan destek alması, dava sürecinin doğru yürütülmesini sağlar. Avukat, davanın dilekçesini hazırlar, delilleri sunar ve borçlunun savunmalarına karşı hukuki stratejiyi yönetir. Bu sayede, alacaklı hem anapara hem de gecikme faizi açısından hak kaybı yaşamadan alacağını tahsil edebilir.
Ticari davalar, özellikle büyük tutarlı faturalar ve uzun vadeli ticari ilişkilerde sıkça başvurulan bir yöntemdir. Mahkeme kararı, faturaya dayalı alacağın kesinleşmesini sağlar ve icra takibi ile tahsilatın önünü açar. Böylece, alacaklı taraf hukuki haklarını güvence altına alır ve ticari ilişkilerini güvenle sürdürebilir.
Proaktif Hukuk Bürosu, müvekkillerine ticari davalarda faturaya dayalı alacakların tahsili, dava dilekçesi hazırlama ve mahkeme süreçlerinde profesyonel hukuki destek sunarak, alacak tahsilatını güvence altına almaktadır.
Faturaya Dayalı Alacaklarda Arabuluculuk Zorunluluğu Var mı?
Ticari alacakların tahsili sürecinde son yıllarda sıkça gündeme gelen konulardan biri de arabuluculuk zorunluluğudur. Arabuluculuk, taraflar arasındaki uyuşmazlıkların mahkeme öncesinde uzlaşma yoluyla çözülmesini sağlayan alternatif bir yöntem olarak öne çıkar. Ancak, her alacak davasında olduğu gibi, faturaya dayalı alacaklarda da arabuluculuk zorunluluğu belirli koşullara tabidir.
Türk Hukuku’nda, ticari davalar genel olarak arabuluculuk kapsamına girmemektedir. Faturaya dayalı alacak davalarında, taraflar genellikle doğrudan icra takibi başlatabilir veya dava açabilir. Yani, fatura alacakları için arabuluculuk yasal bir zorunluluk değildir, ancak bazı durumlarda taraflar, sürecin hızlı ve maliyetsiz ilerlemesi amacıyla gönüllü olarak arabulucuya başvurabilirler.
Arabuluculuk, taraflar arasında anlaşma sağlanması durumunda zamandan ve masraftan tasarruf sağlar. Ticari ilişkilerde itibarın korunması ve gelecekteki iş ilişkilerinin zedelenmemesi açısından da faydalı bir yöntemdir. Ancak alacak tahsilinin hukuki güvenceye alınması ve mahkeme veya icra takibi süreçlerinin başlatılması için ticaret hukuku ve icra hukuku uzmanı avukat desteği almak önemlidir.
Sonuç olarak, faturaya dayalı alacaklarda arabuluculuk zorunlu olmasa da, taraflar arasındaki anlaşmazlıkların hızlı çözümü için bir alternatif çözüm yöntemi olarak değerlendirilebilir. Proaktif Hukuk Bürosu, müvekkillerine hem arabuluculuk süreçlerinde hem de icra ve dava aşamalarında profesyonel hukuki danışmanlık sunarak alacak tahsilatının etkin şekilde yürütülmesini sağlamaktadır.
Proaktif Hukuk Bürosu Uzman İcra Avukatı Hizmetleri
Fatura alacaklarının tahsili sürecinde hem icra hem de dava süreçlerinin hukuka uygun, hızlı ve etkin bir şekilde yürütülmesi, uzman avukat desteğini gerektirir. Proaktif Hukuk Bürosu, ticaret hukuku ve icra hukuku alanında deneyimli avukat kadrosu ile müvekkillerine kapsamlı hizmetler sunmaktadır.
Büromuz, faturaya dayalı icra takibi başlatma, itiraz süreçlerini yönetme, itirazın kaldırılması davalarını açma ve ticari davalarda alacak tahsilatı sağlama konularında tam hukuki destek sağlar. Aynı zamanda, ihtarname hazırlama, e-fatura alacak takibi ve arabuluculuk süreçlerinde müvekkillerimizi yönlendirerek alacak tahsilatının güvence altına alınmasını sağlar.
Proaktif Hukuk Bürosu, alacaklıların hak kaybı yaşamadan hem anapara hem de gecikme faizi alacaklarını tahsil edebilmeleri için, tüm süreçleri titizlikle yönetir. Ticari ilişkilerde itibarın korunması ve hukuki risklerin en aza indirilmesi için, müvekkillerimize stratejik danışmanlık ve avukatlık desteği sunar.
Fatura alacakları konusunda en güncel mevzuat ve Yargıtay içtihatları ışığında hareket eden Proaktif Hukuk Bürosu, icra ve ticaret hukuku alanında güvenilir çözüm ortağınız olarak, alacak tahsilat süreçlerinizin her aşamasında yanınızdadır.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Kimler Fatura Düzenlemek Zorundadır?
Ticari işletmeler, serbest meslek sahipleri ve vergi mükellefleri, mal veya hizmet satışında fatura düzenlemek zorundadır. Fatura, hem alacakların hukuki güvenceye alınmasını sağlar hem de vergi mevzuatına uyum açısından zorunludur.
Fatura Ne Zaman Düzenlenir?
Fatura, malın teslimi veya hizmetin tamamlanmasından en kısa sürede düzenlenmelidir. Kanunlara göre, faturanın 7 gün içinde alıcıya düzenlenip teslim edilmesi gerekmektedir. Gecikmeler, tahsilat ve vergi sorunlarına yol açabilir.
Ödenmeyen Faturalar Nasıl Tahsil Edilir?
Ödenmeyen faturalar için önce ihtarname gönderilir. Ödeme yapılmazsa, alacaklı faturaya dayalı icra takibi başlatabilir. Borçlu itiraz ederse, icra mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açılır. Alternatif olarak, alacaklı ticari davaya başvurarak mahkeme kararı ile alacağını tahsil edebilir.
Fatura Tarihinden Kaç Gün Sonra Takip Yapılır?
Fatura tarihinden itibaren ödeme süresi sözleşmede belirlenmişse, alacaklı bu tarihten sonra ödeme talebinde bulunabilir. Sözleşmede belirtilmemişse, genel uygulama faturanın tebliğinden itibaren 7-10 gün içinde tahsilat için takip başlatmaktır.
Fatura Alacağı İçin İhtarname Zorunlu Mu?
Fatura alacağında ihtarname zorunlu değildir, ancak ödeme uyarısı yapmak ve alacak takibini başlatmak için tavsiye edilir. İhtarname, borçluya resmi bir ödeme hatırlatması sağlar ve hukuki süreçlerde delil niteliği taşır.
Faturanın Tebliğ Edilmesi Zorunlu Mu?
Evet, faturanın alıcıya tebliğ edilmesi zorunludur. Tebliğ edilmeyen faturalar, ödeme tarihinin belirlenmesini ve icra takibi başlatılmasını geciktirebilir. Noter veya KEP aracılığıyla tebliğ hukuki güvence sağlar.
Fatura Alacağı Nasıl İspat Edilir?
Fatura alacağı, faturanın aslı veya onaylı sureti, sözleşmeler, teslim belgeleri ve yazışmalar ile ispatlanır. Mahkemelerde ve icra takiplerinde, bu belgeler alacağın kesin delili olarak kabul edilir.
Faturanın Tebliği İhtar Yerine Geçer Mi?
Faturanın tebliği genellikle ihtarname yerine geçmez. Ancak, alacaklı faturayı KEP veya noter aracılığıyla tebliğ ederse, bu durum icra ve dava sürecinde hukuki delil olarak kullanılabilir.
Fatura Alacağında Faiz Başlangıcı Nasıl Belirlenir?
Fatura alacağında gecikme faizi, ödeme tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sözleşmede özel faiz oranı belirtilmişse o oran uygulanır; aksi halde kanuni faiz oranı geçerlidir. Faiz hesaplamasında fatura tutarı ve ödeme tarihi dikkate alınır.
Fatura Alacağında Ticari Defterlerin Önemi Nedir?
Ticari defterler, faturaya dayalı alacakların hukuki ve mali delili olarak önem taşır. Defter kayıtları, faturaların doğruluğunu ve ödeme yükümlülüğünü destekler. Mahkemelerde ve icra takiplerinde alacağın ispatı için kritik bir belgedir.
Proaktif Hukuk ve Danışmanlık Bürosu olarak 20 yılı aşkın deneyim ve uzman avukat kadrosuyla tüm hukuki süreçlerinizde yanınızda. Sizlerde tahsil edemediğiniz fatura alacaklarınız ve icra süreçlerinizin sağlıklı sonuçlanması için uzman icra avukatlarımızdan destek alabilirsiniz…