Yabancı Hakem Kararlarının Tenfizi

Yabancı Hakem Kararlarının Tenfizi

Yabancı Hakem Kararının Tanınması

 

  Yargı kararlarının ülkeselliği dikkate alındığında, yabancı ülke mahkemelerinin verdiği kararların Türk idare ve yargı çevresinde herhangi bir etki doğurmayacağı gerçektir. Ancak küreselleşmenin hızla artması ve bunun doğurduğu hukuki sonuçlardan insanların zararlı çıkmaması için hukuki önlemler alınmıştır. Bunlar bizim hukuk sistemimizde tanıma ve tenfiz davaları olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

 Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Kanunu madde 58, yabancı mahkememe kararlarının ilam değeri taşıyabilmesi ancak mahkeme yapılacak tenfiz şartlarının sağlanıp sağlanmadığının tespiti ile mümkündür, demektedir. Yani bu maddeden anlaşılması gereken şudur, yabancı mahkeme kararının Türkiye Cumhuriyeti idare kayıt ve bilgilerinde değişiklik doğurabilmesi ancak bizim mahkemelerinin yapacağı tenfiz tespiti ile mümkündür.

 

 Möhuk madde 54 tenfiz şartlarını taşımayan yabancı mahkeme kararlarının Türkiye Cumhuriyeti yargısı önünde kesin karar ve kesin delil değerini taşımayacağını söylemektedir.

 

 Tanıma ve tenfiz kararları arasındaki farka değinmek gerekirse, Türk yargısının vereceği tanıma  kararlarının icrai niteliği olmamaktadır. Tespit niteliğinde kararlardır. Ancak tenfiz kararları icrai niteliğe sahiptir. Yani tenfiz kararları tanıma kararlarının icrai kararlara dönüşmesini sağlamaktadır.

 

Yabancı Hakem Kararının Tenfizi

 

 Tenfiz kararı möhuk madde 50’de tanımlanmıştır. Bu tanım, yabancı mahkeme kararlarının Türk yargısında icrai niteliğe dönüşebilmesi için Türk yetkili mahkemelerinin tenfiz kararına bağlıdır demektedir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere tenfiz, tanımdan da ileri ve etkin bir hukuki bir kurumdur.

 

Hangi Yabancı Hakem Kararları Tenfize Konu Olabilir?

 

 Möhuk madde 50 hangi kararların tenfize konu olabileceğini söylemektedir. Bu maddeye göre her yabancı karar tenfiz edilemeyecektir. Madde hukuk davaları ile ilgili kararların ve ceza davalarında verilen hükümlerin temel haklarla ilgili olan kısmının tenfiz edilebileceğini söylemektedir. Yani:

 

  • Özel hukuktan kaynaklanan kararların tenfizi sağlanabilmektedir. Boşanma davası ve ticaret hukukuna dair davalar gibi.

  • Kamu hukukundan kaynaklanan kararların tenfizi sağlanamayacaktır. Vergi uyuşmazlık davaları, ticaret mahkemelerinin iflas kararları gibi.

 

 Ancak bir noktayı belirtmek gerekmektedir ki bu da medeni hukukla ilgili her kararın tenfizinin yapılamayacağıdır. Ancak Türk mahkemelerinin münhasır yetkisinin bulunduğu alanlarda tenfiz kararı verilebilir. Münhasır yetkiden ne anlamalıyız?

 

 Burada  münhasır yetkiden anlamamız gereken milletlerarası usul hukukunda, belirli bir uyuşmazlık hakkında sadece ve münhasıran belirli bir devlet yargısının karar verme yetkisidir. Bu kapsamda taşınmazlara ilişkin davalarda yetkinin münhasır yetki kuralı olduğu hem iç hukukta hem milletlerarası özel hukukta kabul edilmektedir.

 

Kimler Tenfiz Davası Açabilir?

 

 Başlıkta belirtilen sorunun cevabını bize möhuk madde 52 vermektedir. İlgili kanun maddesi bize demektedir ki, hukuki yararı bulunan herkes tenfiz yoluna başvurabilecektir. Bu maddenin bu denli genelleyici ve kapsayıcı olmasında ki amaç uygulamada kolaylık sağlamak ve hukuki ihtiyacı olanların bu ihtiyaçlarını çarçabuk karşılamaktır.

 

 Ancak hukuki yarar gözetmek adına tanıma ve tenfiz davası açacak kişilerin milletlerarası özel hukuk alanında uzman ve buradaki usul, mevzuata hakim avukata vekalet vermeleri gerekmektedir. Bu sayede bu kişiler süreçte hata yapmadan ilerleyebilirler.

 

Yabancı Hakem Kararlarının Tenfizinde Şartlar

 

  • Yabancı Mahkeme tarafından hükme bağlanmış  mahkeme kararının aslı veya onaylı sureti olacak,

 

  • Verilen bu karar muhakkak kesinleşmiş bir karar olacak,

 

  • Yabancı Mahkeme Kararının tamamının(eksik tercüme kabul edilmeyecektir) yeminli tercüman tarafından Türkçe'ye çevrilmiş olacak ve resmi kurumlarca tasdik edilmiş onaylı sureti bulunacak.

 

  • Tenfizi istenen kararın mutlaka mahkeme tarafından veya hakem tarafından verilmesi ve mahkeme hükmü niteliği taşıması gerekir. Belediye, Eyalet valiliği vb. idari birimlerin verdiği kararın tenfizine karar verilmeyecektir.

 

  • T.C. ile ilamın verildiği yabancı devlet arasında yasadan doğan fiili veya hukuki karşılıklılık (mütekabiliyet) veya bu konuda anlaşma(sözleşme) olmalıdır.

 

  • Yabancı Mahkeme Hükmünün kamu düzenine açıkça aykırı olmaması gerekir, (örneğin Türk hukukunda  asıl olan velayet konusunda küçüklerin menfaatleridir( Sağlıklı zihin ve beden gelişimi). Eğer bu kural göz ardı edilmiş ise tenfiz kararı verilmeyecektir.

 

  • İlamın Türk Mahkemelerinin kesin yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olma zorunluluğu vardır. Mesela taşınmazın aynına ilişkin davalarda Türk mahkemelerinin yetkisi kesindir ancak boşanma ,ayrılık ve evliliğin iptali gibi davalar da kesin yetki yoktur.

 

  • Tenfiz kararı verilebilmesi için yabancı mahkeme tarafından usulüne uygun olarak karşı tarafa savunma hakkı verilmiş olması gerekmektedir.

 

  • Türklerin kişi hallerine ilişkin yabancı ilamda Türk kanunlar ihtilafı kuralları gereğince, yetkili kılınan hukukun uygulanmamış ve Türk vatandaşı olan davalının tenfize bu yönde itiraz etmemiş olması gerekir. Diğer bir anlatımla Türk kanunlar ihtilafı kuralları gereğince Türklerin boşanma davaları için öngörülen hukukunun uygulanmadığının belirlenmesi ve bu yönde davalının itirazda bulunması halinde tenfiz kararı verilemez.

 

Tanıma Tenfiz Davaları Yetkili Mahkeme

 

 HMK uyarınca genel yetkili mahkemeler davalının davanın açıldığı tarihteki son yerleşim yeri mahkemelerdir. Ancak möhuk tanıma ve tenfiz davaları için özel yetkilendirme yapmıştır. Möhuk madde 51’e göre tenfiz isteyen kişi Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye'de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birini seçerek başvurabilir.

 

Tanıma ve Tenfiz Davaları Ne Kadar Sürer?

 

 Özel hukukta temel kural yargılamanın yazılı usule göre yapılmasıdır. Basit yargılama usulü uygulanacaksa bu uyuşmazlığının kanununda bu açıkça belirtilmelidir. Möhuk madde 55’te  möhuk çerçevesinde çıkacak uyuşmazlıkların basit yargılama usulünde çözüleceği belirtilmiştir. Basit yargılama usulünde görülen davalarda dilekçeler teatisi aşaması kısa olduğu için müvekkillerin daha az zamanını almaktadır. Hele bir de süreç bir avukatın önderliğinde devam ediyorsa müvekkili adına tenfiz kararını en kısa zamanda almak için uğraşacağından, süreç kısalmaktadır.

 

 Basit yargılama usulüne tabi olan tabancı mahkeme kararlarının tenfizi adli tatil döneminde de görülmektedir.


Bu Makaleyi Paylaş