Bağışlama sözleşmesi, bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere kendi malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği iki taraflı bir sözleşmedir. Bir mirasın reddedilmesi veya henüz edinilmemiş bir haktan feragat edilmesi bağışlama hükmü oluşturmamaktadır. Ayrıca genel olarak ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama kapsamı dışındadır. Bağışlama sözleşmesi Borçlar Kanununun 285 ile 298. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Geçerli bir bağışlamadan söz edebilmemiz için eşler arasındaki mal rejiminden doğan ve miras hukukundan kaynaklanan sınırlamalar saklı kalmak üzere, bağışlamada bulunacak kişinin fiil ehliyetine sahip olması gerekmektedir. Bağışlama işlemini izleyen 1 yıl içerisinde bağışlayan adına başlatılmış yargılama neticesinde savurganlığından dolayı kısıtlanmasına ilişkin karar verildiği takdirde yapılan bağışlama mahkemece iptal edilebilir.
Bağışlanan açısından ise fiil ehliyetine sahip olmayan ancak ayırt etme gücü bulunanlar kendilerine yapılan karşılıksız kazandırma niteliğindeki işlemleri ve bağışlamayı kabul edebilirler. Fakat bağışlanan kişinin yasal temsilcisi bağışlamanın kabulünü yasaklar veya bağışlanılan şeyin iade edilmesini talep ederse bağışlama ortadan kalkacaktır.
Bağışlama Sözleşmesinin Kurulması
Bağışlama sözü vermenin geçerliliği ancak sözleşmenin yazılı olarak yapılmasına bağlıdır. Bağışlama konusu bir taşınmaz veya taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin olduğu durumlarda sözleşmenin geçerliliği resmi şekilde yapılmış olmasına bağlıdır.
Bağışlanan bir taşınırın zilyetliğinin bağışlanan kişiye teslimi ile elden bağışlamanın hükümleri doğacaktır. Bunun dışında bağışlama bir koşula bağlı olarak da gerçekleştirilebilir. Yerine getirilmesi bağışlayanın ölümüne bağlı olan bağışlamalarda, vasiyete ilişkin hükümler uygulama alanı bulmaktadır.
Bağışlayan bağışlama sözü verdiği bağışlamasına birtakım yüklemeler koyabilir. Sözleşme gereği bağışlanan tarafından kabul edilen yüklemelerin yerine getirilmesi bağışlayan tarafından talep edilebilir. Bunun dışında kamu yararına olarak bağışlamaya konulan yüklemelerin, bağışlayan öldükten sonra ilgili kurum tarafından talep edilmesi mümkündür. Bağışlama konusunun değeri yüklemenin yerine getirilmesi için gerekli olan masrafların karşılanmasına yetecek nitelik ve miktarda değilse böyle bir durumda bağışlanan yüklemeyi yerine getirmekten kaçınabilecektir.
Kendisine bağışlama yapılan kişinin bağışlayandan önce ölmesi durumunda bağışlayan, bağışlama konusunun kendisine dönmesi koşulunu sözleşmeye koyabilir. Eğer bağışlama konusu taşınmaza veya taşınmaz üzerindeki bir ayni hakka ilişkin ise bu konuda bağışlayana dönme koşulu tapu siciline şerh edilebilecektir.
Bağışlama Önerisinin Geri Alınması ve Bağışlayanın Sorumluluğu
Bağışlanan kişinin kabulüne kadar olan süreçte, bir kimse başkasına önerdiği bir malı, başka mallardan fiilen ayırmış olsa bile bağışlama önerisini geri alabilme hakkına sahiptir.
Bağışlayanın sorumluluğu noktasında ise bağışlayan bağışlamadan kaynaklı bir zarara ağır kusuruyla sebep olmadığı müddetçe bağışlanana karşı sorumlu tutulamayacaktır. Ancak bağışlama konusu şey ve alacak üzerinde bağışlayan tarafından garanti sözü verildiği takdirde sorumluluk gündeme gelebilecektir.
Bağışlamanın Ortadan Kalkması
Bağışlayan;
Bağışlama sözü veren belirli durumlarda sözünü geri alabilir ve ifadan kaçınabilir. Belirtilen durumları şu şekilde sıralayabiliriz:
Bağışlayanın geri alma sebebini öğrenmesinden itibaren 1 yıl içerisinde bağışlamayı geri alabilmesi mümkündür. Belirtilen süre zarfında bağışlayanın ölmesi durumunda geri alma hakkı mirasçılar tarafından kullanılabilecektir.
Aksi taraflarca kararlaştırılmadığı sürece dönemsel nitelikte edimler içeren bağışlama, bağışlayanın ölümüyle sona ermektedir. Sözleşmeler ve borçlar hukuku, taraflar arasında hareket serbestisine dayanılarak ortaya çıkan irade açıklamalarının özel hukuk alanındaki yansımasıdır. Bu açıdan taraflar arasında içeriği ve yürürlüğüne ilişkin her zaman sorun oluşturabilecek nitelik taşıyan sözleşmeler, içeriğinin hazırlanması, yürürlüğe girmesi ve çıkabilecek hukuki sorunlara ilişkin olarak sözleşmelerin hazırlanması ve yorumlanmasında profesyonel ve sözleşmeler hukuku alanında uzmanlaşmış bir avukattan hukuki danışmanlık hizmeti alınması tavsiye edilmektedir. Hukuk büromuz, deneyimli ve geniş avukat kadrosuyla sözleşmeler hukuku alanında sözleşmenin kuruluş aşamasından, müvekkilin lehine sonuç doğuracak şekilde sonlandırma sürecine kadar hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır.