DEPREM NEDENİYLE İDARENİN SORUMLULUĞU

DEPREM NEDENİYLE İDARENİN SORUMLULUĞU

İdare kamu hizmeti görevlerini yerine getirirken ortaya çıkan zararlardan idare hukuku gereğince sorumludur. İdare depreme ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve depreme ilişkin gerekli önlemleri almaması halinde deprem sonucunda ortaya çıkan maddi ve manevi zararlardan yükümlüdür.

Deprem nedeniyle oluşan zararların tazmini için idareye karşı açılan tam yargı davalarında idarenin yükümlülük tespiti aşaması oldukça önem teşkil etmektedir. Zarara uğrayanın dava sürecinde hak kaybına uğramaması için mutlaka uzman bir avukata danışılması gereklidir.

İdarenin deprem hususunda görevleri;

  • depreme dayanıksız binaların tespitini yaparak boşaltılması,
  • binaların inşa aşamasında depreme dayanıklı inşa edilmesi,
  • hasarlı ve dayanıksız binaların yıkılması,
  • vatandaşları depreme karşı bilgilendirme, eğitimler düzenleme
  • mevcut fay hatları üzerine bina inşa edilmesine engel olmak

şeklinde örnekler verilebilir.

 

İdarenin Sorumluluğunu Azaltan ve Ortadan Kaldıran Durumlar

  •  Zararın oluşmasına sebep olan olayın mücbir sebep olması
  •  Zararın meydana gelmesinde, zarar gören veya üçüncü kişinin davranışının etkili olmaması
  •  Beklenmeyen bir durum nedeniyle zarar meydana gelmesi

Deprem doğal afetinin mücbir sebep olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususuna her olayın mevcut şartları göz önüne alınarak karar verilmektedir. Örneğin deprem kuşağında olan ve daha önce deprem meydana gelmiş bölgelerde deprem olması mücbir sebep olarak kabul edilemez. Depremin gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu bölgelerde, idarenin yükümlülüklerini yerine getirmeyerek buna ilişkin tedbir almaması depremin mücbir sebep ve beklenemeyen durum olma vasfını ortadan kaldırmaktadır. Bu durumda idarenin sorumluluğu azalmaz veya sona ermez.

Danıştay 6. Dairesi başka bir kararında (E. 2004/1477) 

"Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan bu davada, yapının üzerinde bulunduğu zeminin özelliği, zemin durumuna göre depreme dayanıklılığının kontrolü, yapı kullanma izni bulunup bulunmadığı, imar planları ve inşaat ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği, yapıların imar açısından denetlenmesi, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgelerinin tespit ve ilan edilip edilmediği, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini, projelendirme esaslarını, ülkenin deprem haritalarını hazırlamak konusunda idarelerin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği, denetim ve kontrol görevlerini yapıp yapmadığı hususları ayrı ayrı irdelenmeli ve idarece gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenmeli ve bunun sonucuna göre; idarenin belli bir hareket tarzı izleyip izlemediği veya hareketsiz kalıp kalmadığı ortaya konulmalıdır. Olaya bu açıdan bakınca yukarıda yapılan belirleme sonucu olayda idarelerin hareketsizliği söz konusu olmakla öğretide de kabul edildiği gibi idarenin bu hareketsizliğinin "olumsuz eylem" olarak kabulü gerekmektedir."

Bu karardan da anlaşılacağı üzere deprem kuşağında yer alan bir bölgede yürütülen faaliyetlerde idarenin depreme karşı hazırlıklı olması idarenin sorumluluk alanına girmektedir. İdare bu konuda gerekli çalışmaları, araştırmaları, kontrolleri, denetlemeleri yapmadığı takdirde danıştayın da görüşleri paralelinde mücbir sebebe dayanarak sorumluluktan kurtulamamaktadır.

İdareye Dava Açma Yolu

Deprem nedeniyle zarara uğranılması halinde, zarar gören kişi tarafından açılması gereken dava, tam yargı davasıdır. 2557 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 13 gereğince tam yargı davası açılmadan önce eylemi gerçekleştiren idareye başvurmak zorunlu tutulmuştur.

İdarenin depreme ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi “olumsuz eylem” olarak kabul edilir. Deprem nedeniyle zarar meydana geldiği takdirde öncelikle yükümlülüklerini yerine getirmediği iddia edilen idari merciye başvurularak zararın giderilmesinin talep edilmesi gerekmektedir.

Yetkili mahkeme ve Davanın Reddedilmesi Durumu

Deprem sonrası oluşan zararların tazmini için görevli idare mahkemelerinde tam yargı davası açılmalıdır. İYUK madde 36 gereğince, yükümlülüklerini yerine getirmeyerek zararın oluşmasına sebebiyet veren idari merciin bulunduğu yer mahkemesi yetkili olmaktadır.

Davanın reddedilmesi durumunda, kişi zarara uğramış olsa bile bu zararın idarenin eylemi nedeniyle oluşmadığı kesinleşmiş olur. Mahkeme tarafından verilen red kararı kesindir, aynı zarar sebep gösterilerek tekrar dava açılması mümkün değildir.

İdare mahkemesi tarafından verilen red kararına karşı istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurmak mümkündür. İstinaf incelemeleri Bölge İdare Mahkemeleri, temyiz incelemeleri de Danıştay tarafından gerçekleştirilmektedir.

Dava Açma Süresi

Deprem nedeniyle zarara uğrayan kişi, bu zararı öğrendiği tarihten itibaren en geç 1 yıl içinde yükümlülüklerini yerine getirmemiş olan idari merciye başvurarak deprem nedeniyle oluşan zararların giderilmesi talebinde bulunması gerekmektedir. İdari merciye yapılacak başvuru, her halde 5 yıl içinde yapılmalıdır.

Zararın giderilmesi için yapılan başvuruya idare, en geç 60 günlük süre içinde bir cevap verir. İdare, zararın kısmen veya tamamen giderilmesi, zararın giderilemeyeceği şeklinde kararlar verebilir. Ya da 60 günlük sürede hiç cevap vermeyebilir, cevap vermememe durumu da olumsuz yanıt anlamına gelmektedir.

İdarenin verdiği kararın olumsuz olması veya cevap vermemesi halinde, zarara uğrayan kişi, red kararının kendisine ulaştığı ve 60 günlük sürenin dolduğu tarihten sonraki 60 günlük sürede zararının tazmin edilmesi için tam yargı davası açabilme hakkına sahiptir.


Bu Makaleyi Paylaş