Ticari Arabuluculuk Avukatı İstanbul | Zorunlu Arabuluculuk

Ticari Arabuluculuk Avukatı İstanbul | Zorunlu Arabuluculuk

Ticari Arabuluculuğun Hukuki Temelleri

Türkiye’de ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk kurumu, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu çerçevesinde şekillenmiştir. 6325 sayılı Kanun (2012 tarihli) arabuluculuk sürecinin genel esaslarını düzenlerken, 6102 sayılı Kanun’a 2018 sonunda eklenen bir hükümle ticari davalarda arabuluculuk belirli koşullarda dava şartı (yani zorunlu) haline getirilmiştir. Arabuluculuk Kanunu’na göre taraflar, arabuluculuğa başvurup başvurmamakta ve süreci devam ettirip ettirmemekte aslında serbesttirler. Ancak bu prensibe, kanunlarda belirtilen bazı uyuşmazlıklar için önemli bir istisna getirilmiştir: Zorunlu arabuluculuk. Özellikle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m.5/A, belirli ticari davalarda “dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasını” zorunlu tutmaktadır. Bu düzenleme, 6 Aralık 2018’de kabul edilen 7155 sayılı Kanun ile getirilmiş ve 1 Ocak 2019 itibariyle yürürlüğe girmiştir.

6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu, arabuluculuğun temel ilkelerini de ortaya koyar. Kanuna göre arabuluculuk, tarafların gönüllülüğü ve eşitliği esasına dayanır; taraflar süreci diledikleri zaman başlatmak veya sonlandırmak konusunda özgürdür. Aynı zamanda süreç gizlidir; arabulucu ile taraflar, görüşmelerde paylaşılan bilgi ve belgeleri kural olarak gizli tutmak zorundadır. Bu yasalar, ticari arabuluculuk sürecinin hem yasal dayanağını oluşturmakta hem de taraflara belirli güvenceler sağlamaktadır.

Zorunlu Arabuluculuk Nedir ve Hangi Uyuşmazlıkları Kapsar?

Zorunlu arabuluculuk, kanunen belirlenmiş bazı uyuşmazlıklar için mahkemeye dava açmadan önce arabulucuya başvurmayı şart koşan uygulamadır. Bu, “dava şartı arabuluculuk” olarak da adlandırılır; eğer arabulucuya başvurulmadan dava açılırsa, mahkeme davayı usulden reddedecektir. Ticari uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuğun kapsamı, 6102 sayılı TTK m.5/A’da tanımlanmıştır. Kanun, TTK’nın 4. maddesinde veya diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerini zorunlu arabuluculuğa tabi tutmaktadır. Basit bir ifadeyle, eğer uyuşmazlığınız ticari nitelikte bir alacak veya tazminat talebine dayanıyorsa, doğrudan dava açmadan önce arabuluculuk sürecini tüketmek zorundasınız.

Ticari davaların kapsamı TTK m.4’te belirlenmiştir ve şirketler arası birçok uyuşmazlık bu kapsamda ticari dava sayılır. Alacak davaları, sözleşme ihlalleri nedeniyle ortaya çıkan tazminat talepleri, şirket ortakları arasındaki uyuşmazlıklar, haksız rekabet nedeniyle talep edilen tazminatlar gibi para talebine dayalı pek çok anlaşmazlık, zorunlu arabuluculuk kapsamında değerlendirilir. Örneğin bir şirketin başka bir şirketten olan alacak talebi veya sözleşmeden doğan bir para alacağı iddiası varsa, bunlar dava konusu yapılmadan önce arabuluculuk girişiminde bulunulmalıdır. Buna karşılık, eğer uyuşmazlık konusu para içermiyorsa (örneğin sadece bir sözleşmenin geçersizliği tespiti gibi talepler) arabuluculuk o dava için zorunlu değildir – ancak yine de taraflar isterse ihtiyari (gönüllü) arabuluculuğa başvurabilir.

Zorunlu arabuluculuk uygulaması ilk olarak işçi-işveren uyuşmazlıklarında 2018’de başlamıştır ve çok başarılı sonuçlar alınmıştır. Nitekim, iş davalarında arabuluculuğun dava şartı haline gelmesiyle 2018 yılında iş mahkemelerinde açılan dava sayısı bir önceki yıla kıyasla üçte iki oranında azalmıştır. Bu başarının ardından ticari davalar için de benzer bir düzenlemeye gidilmiş ve 2019’dan itibaren ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuk, dava şartı olarak hukuki sistemimize dahil edilmiştir. İstanbul gibi ticari faaliyetlerin yoğun olduğu bir şehirde, mahkemelerdeki iş yükünü hafifletmek ve şirketlerin daha hızlı çözümlere kavuşmasını sağlamak için bu uygulama özellikle büyük önem taşımaktadır.

Dava Şartı Arabuluculuk Süreci Nasıl İşler?

Zorunlu arabuluculuk kapsamında, dava açmadan önce izlenmesi gereken belirli adımlar vardır. Sürecin başlangıcı, genellikle alacaklı veya davacı konumundaki tarafın adım atmasıyla olur. İstanbul’da ve Türkiye genelinde arabuluculuk başvuruları, adliyelerdeki Arabuluculuk Büroları aracılığıyla yapılır. Başvuru yapıldıktan sonra, büro tarafından sistemde kayıtlı ve ilgili ihtilafa uygun bir arabulucu görevlendirilir. Taraflar isterlerse arabuluculuk listesinde yer alan belirli bir arabulucu üzerinde anlaşarak onun atanmasını talep edebilirler. Aksi takdirde, atama otomatik olarak listeden yapılır ve atanan arabulucu taraflara bildirilir.

Görevlendirilen arabulucu, taraflara ulaşıp ilk toplantı için davet eder. Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat katılabilir veya avukatları aracılığıyla temsil edilebilirler. İlk toplantıda arabulucu sürecin işleyişini açıklar, tarafların iddia ve taleplerini dinler. Zorunlu arabuluculukta arabulucu en geç 6 hafta içinde süreci sonuçlandırmakla yükümlüdür, gerekli hallerde bu süreyi en fazla 2 hafta daha uzatabilir. Yani en fazla yaklaşık 8 hafta içinde arabuluculuk süreci tamamlanmış olur. Bu süre zarfında taraflar bir veya birden fazla oturum yaparak müzakere edebilirler.

Olası sonuçlar: Arabuluculuk görüşmeleri sonunda iki ana sonuçtan biri ortaya çıkar: anlaşma sağlanması veya anlaşma sağlanamaması.

  • Anlaşma sağlanırsa, arabulucu bir anlaşma belgesi düzenler. Taraflar ve varsa avukatları bu belgeyi imzalar. Bu belge, mahkeme kararına gerek kalmaksızın tarafları bağlayan resmi bir metindir. Hatta arabuluculuk sonunda imzalanan anlaşma belgesi, mahkemeden alınacak bir şerhle ilam niteliğinde yani mahkeme kararı hükmünde sayılır. Böylece, anlaşmaya varılan hususlar icra edilebilir bir güvenceye kavuşur. Arabuluculuk ücreti de genellikle anlaşmayla belirlenir; çoğu zaman taraflar ücreti yarı yarıya paylaşır, ancak ticari pratikte şirketler çoğu kez ücretin tamamını ödemeyi üstlenebilmektedir. (Not: Zorunlu arabuluculukta anlaşmaya varılamazsa, ilk iki saatlik arabulucu ücreti Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından, taraflar başarısızlık durumunda ekstra bir maliyet yüklenmemektedir.)

  • Anlaşma sağlanamazsa, arabulucu bunu bir son tutanakla (raporla) belgelendirir. Taraflar uzlaşamadığı takdirde arabulucunun düzenlediği bu son tutanak, dava açmak için gerekli bir belgedir. Davacı taraf, bu tutanağı dilekçesine ekleyerek artık mahkemeye başvurabilir. Arabuluculuk süreci dava şartı olarak tamamlandığı için mahkeme yargılaması bu noktadan sonra devam edebilir.

Sürecin işleyişinde dikkat edilmesi gereken bir husus da tarafların ilk toplantıya katılımıdır. Özellikle zorunlu arabuluculukta, davet edilen ilk oturuma tarafların katılması önemlidir. Taraflardan biri geçerli bir mazeret olmaksızın ilk toplantıya katılmazsa, arabuluculuk görüşmesi fiilen başlamadan sona ermiş olur. Bu durum, katılmayan taraf aleyhine bazı hukuki sonuçlar doğurabilir. Kanun gereği, ilk toplantıya gelmeyen taraf, sonraki davada tamamen veya kısmen haklı çıksa bile yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulabilir ve lehine vekalet ücreti (avukatlık ücreti) kazanamayabilir. Bu düzenleme, tarafların arabuluculuk sürecine katılımını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki arabuluculuk görüşmesine katılmak zorunlu olsa da anlaşmaya varmak zorunlu değildir; taraflar sadece iyi niyetle müzakere etmek için masaya oturmalıdır, uzlaşma sağlamak veya sağlamamak tamamen tarafların iradesine bağlıdır.

Arabuluculuk Sürecinde Tarafların Hakları ve Yükümlülükleri

Ticari arabuluculuk sürecine dahil olan tarafların, süreç boyunca uyması gereken bazı yükümlülükler ve yararlanabilecekleri önemli haklar vardır. Bunları şöyle özetleyebiliriz:

  • Gönüllülük İlkesi: Taraflar arabuluculuk sürecini başlatmak, devam ettirmek veya süreçten vazgeçmek konusunda serbest iradeye sahiptir. (Zorunlu arabuluculuk durumunda dahi, süreç sonunda anlaşma yapıp yapmama tamamen gönüllülüğe dayalıdır.) Hiçbir taraf anlaşmaya zorlanamaz.

  • Eşitlik ve Tarafların Eşit Haklara Sahip Olması: Arabuluculuk sürecinin her aşamasında taraflar eşit haklara sahiptir. Arabulucu, taraflara eşit söz hakkı tanımalı ve tarafsızlığını korumalıdır. Hiçbir taraf diğerine üstün bir konuma getirilemez.

  • Gizlilik Yükümlülüğü: Arabuluculuk müzakereleri kural olarak gizlidir. Arabulucu, taraflar ve görüşmelere katılan herkes, süreçte paylaşılan bilgi ve belgeleri gizli tutmak zorundadır. Bu gizlilik ilkesi, özellikle ticari sırların veya hassas şirket bilgilerinin korunması açısından çok değerlidir. Gizlilik anlaşması ihlal edilirse hukuki sorumluluk doğabilir.

  • Avukatla Temsil ve Danışmanlık Hakkı: Taraflar arabuluculuk görüşmelerine bizzat veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. Bir şirketin arabuluculuk görüşmelerinde avukat tarafından temsil edilmesi, hem sürecin etkin yönetilmesi hem de hukuki çıkarların korunması açısından avantaj sağlar. Avukat, müvekkilinin haklarını gözetir, anlaşma metnini hukuken sağlam şekilde oluşturur veya karşı tarafın tekliflerini hukuki çerçevede değerlendirir.

  • Beyan ve Belgelerin Kullanılamaması: Arabuluculuk sürecinde öne sürülen talepler, öneriler veya itiraflar, eğer taraflar anlaşmaya varamazsa, sonraki mahkeme yargılamasında delil veya itiraf olarak ileri sürülemez. Bu, tarafların müzakerelerde açıkça konuşmalarını teşvik eden bir güvence mekanizmasıdır; örneğin arabuluculukta sırf uzlaşma niyetiyle yapılmış bir indirim teklifi, dava sürecinde karşı tarafa karşı kullanılmayacaktır.

  • İlk Toplantıya Katılma Yükümlülüğü: Zorunlu arabuluculukta tarafların ilk toplantıya katılması beklenir. Mazeretsiz olarak katılmayan taraf, yukarıda belirtildiği gibi, mahkeme aşamasında yargılama giderleri yönünden dezavantajlı duruma düşebilir. Dolayısıyla taraflar, arabulucudan gelen toplantı davetine uymalı veya gerçekten haklı bir sebep yoksa süreci baştan terk etmemelidir. Bu hem yasal bir yükümlülük hem de iyi niyet kuralının gereğidir.

Özetle, arabuluculuk sürecinde taraflar eşit, özgür ve gizlilik içinde müzakere etme hakkına sahip olmakla birlikte, özellikle zorunlu arabuluculukta süreci ciddiye almak ve ilk toplantıya katılmak gibi yükümlülüklere de sahiptir. Bu dengenin korunması, arabuluculuk kurumunun etkin çalışması için şarttır.

Arabuluculuk ve Avukat: Arabulucu Avukatın Avantajları

Ticari uyuşmazlıklarda bir avukatın aynı zamanda arabulucu niteliğine sahip olması, şirketler için ekstra avantajlar sunabilir. Türkiye’de arabulucu olabilmek için hukuk fakültesi mezunu olup en az 5 yıllık mesleki tecrübeye sahip olmak, özel arabuluculuk eğitimlerini tamamlayıp Adalet Bakanlığı’nın yaptığı sınavda başarılı olmak gerekmektedir. Bu nedenle birçok deneyimli avukat, arabuluculuk siciline kaydolup “avukat-arabulucu” sıfatıyla hizmet verebilmektedir. Peki bir avukatın arabuluculuk uzmanlığına sahip olması şirketler açısından ne tür faydalar sağlar?

  • Uzmanlaşmış Müzakere Becerileri: Arabuluculuk eğitimi almış bir avukat, iletişim ve müzakere tekniklerinde üst düzey beceriler kazanmıştır. Bu sayede müvekkilinin menfaatlerini koruyarak karşı tarafla daha etkin pazarlık yürütebilir. Çatışma çözümü konusunda uzmanlaşmış yaklaşımı, anlaşma ihtimalini artırır.

  • Hem Hukuki Hem Pratik Perspektif: Bir avukat-arabulucu, uyuşmazlıklara çift yönlü bir bakış getirebilir. Hem davacı/davalı vekili olarak yasal hak ve yükümlülükleri bilir, hem de arabulucu gözüyle tarafların ortak çıkarlarını gözeten yaratıcı çözümler üretebilir. Bu kombinasyon, ticari uyuşmazlıklarda daha hızlı ve dengeli çözüm yolları bulunmasına yardımcı olur.

  • Hızlı ve Maliyet Etkin Çözümler: Arabulucu kimliği olan avukatlar, dava yoluna gitmeden önce anlaşma sağlama konusunda tecrübelidir. Bu da şirketler için zaman ve para tasarrufu demektir. Özellikle İstanbul gibi davaların yoğun olduğu bir ortamda, meseleyi mahkemeye taşımadan çözüme kavuşturmak iş kesintilerini önler ve ticari ilişkileri sürdürme şansı tanır.

  • Sağlam Sözleşme ve Belge Yönetimi: Uyuşmazlık arabuluculukta çözüldüğünde, üzerinde anlaşılan hususların doğru bir şekilde kaleme alınması ve resmiyete dökülmesi kritik önem taşır. Arabuluculuk konusunda uzman bir avukat, anlaşma belgesini hukuken geçerli ve ilerde doğabilecek ihtilafları engelleyecek şekilde hazırlamada yetkindir. Ayrıca anlaşmanın icra edilebilirlik şerhi alması gibi süreçlere de hakimdir. Bu sayede, yapılan anlaşma kağıt üstünde kalmaz, gerçekten uygulanabilir hale gelir.

  • Güvenilirlik ve İletişim Kolaylığı: Bir avukatın arabulucu unvanı taşıması, onun uyuşmazlık çözümünde tarafsızlık ilkesine ve etik kurallara bağlı olduğunu gösterir. Bu da karşı tarafa güven telkin edebilir. Örneğin, iki şirket aralarında bir ihtilafı çözmek için ortak bir arabulucu belirlemek isterse, her iki tarafın da saygı duyacağı arabulucu-avukatlar iyi bir seçenek olabilir. Arabulucu avukatlar, anlaşmazlık yaşayan taraflar arasında bir köprü görevi görerek iletişimi kolaylaştırır ve sert pozisyonları yumuşatabilir.

Sonuç olarak, ticari uyuşmazlıklarda deneyimli ve arabuluculuk sertifikasına sahip bir avukatla çalışmak, hem yasal süreçleri doğru yönetmek hem de dostane çözüm yollarını değerlendirmek açısından şirketlere büyük fayda sağlar. Böyle bir ticari arabuluculuk avukatı, müvekkilinin ihtilafını en uygun yöntemle çözebilmek için tüm yetkinliklerini seferber edecektir.

Ticari Uyuşmazlık Türleri ve Arabuluculuğun Önemi

Günümüz iş dünyasında şirketler pek çok farklı konuda uyuşmazlık yaşayabilir. Ticari arabuluculuk, bu uyuşmazlıkların pek çoğunda etkili bir çözüm yöntemi olarak öne çıkmaktadır. Zorunlu olsun ya da olmasın, arabuluculuğun özellikle başarılı olduğu bazı ticari uyuşmazlık türleri şunlardır:

  • Alacak ve Borç Uyuşmazlıkları: Ödenmemiş fatura, kredi veya ticari borçlar nedeniyle ortaya çıkan alacak davaları arabuluculukta sıkça ele alınır. Taraflar, mahkeme masrafları ve faiz riskine girmeden, taksitlendirme veya indirim gibi esnek çözümlerle anlaşabilirler.

  • Sözleşme İhlalleri: Satış, hizmet, bayilik, distribütörlük gibi ticari sözleşmelerin ihlali durumunda, taraflar arabuluculukta masaya oturarak sözleşmenin uyarlanması, feshi veya tazminat miktarı konusunda uzlaşabilirler. Mahkemede yıllarca sürecek bir sözleşme ihlali davası, arabuluculuk sayesinde günler veya haftalar içinde çözülebilir.

  • Ortaklık ve Hissedar Anlaşmazlıkları: Şirket ortakları veya hissedarları arasındaki uyuşmazlıklarda (örneğin kâr dağıtımı, şirket yönetimi, ortaklıktan çıkma şartları gibi konular) arabuluculuk, şirketin devamlılığını tehlikeye atmadan dostane çözümler üretmeyi sağlar. Ortaklar, arabulucu yardımıyla birbirlerinin kaygılarını anlayarak orta yol bulabilirler.

  • Ticari Tazminat ve Sorumluluk Davaları: Haksız rekabet, ürün ayıpları, ticari itibarın zedelenmesi gibi nedenlerle açılan tazminat davaları da arabuluculuğa uygundur. Bu tür uyuşmazlıklarda arabuluculuk, tarafların ihtilafın altında yatan ticari menfaatleri konuşmasına imkan tanır ve yaratıcı tazmin mekanizmaları (örneğin ileride işbirliği yapma, özür yayınlama gibi) geliştirilmesine fırsat verir.

  • Uluslararası Ticari Uyuşmazlıklar: İstanbul, uluslararası ticarette de önemli bir merkezdir. İthalat-ihracat anlaşmazlıkları veya yabancı ortaklı şirketlerin uyuşmazlıklarında, mahkeme süreci daha karmaşık olabileceği için arabuluculuk özellikle tercih edilir. Arabuluculuk, kültürlerarası iletişimi geliştirmeye de imkan sağlayarak, ticari ilişkilerin tamamen bozulmasını engelleyebilir.

Yukarıdaki uyuşmazlık türlerinde arabuluculuğun ortak avantajı, hızlı, gizli ve esnek bir çözüm sunmasıdır. Şirketler için zaman ve itibar çok değerlidir; uzun süren davalar hem vakit kaybı hem de kamusal bir süreç olması nedeniyle ticari itibar açısından risk oluşturur. Arabuluculuk ise sorunları mahremiyet içinde ve kazan-kazan anlayışıyla çözme olanağı tanır. İstanbul’daki şirketler, bu nedenle, uyuşmazlıklarının türü ne olursa olsun önce arabuluculuk seçeneğini değerlendirmeli ve gerekli hallerde uzman bir ticari arabuluculuk avukatına başvurarak süreci profesyonelce yönetmelidir.

 Sık Sorulan Sorular (SSS)

 Ticari arabuluculuk ne kadar sürer?

Zorunlu arabuluculuk süreci, başvuru tarihinden itibaren en geç 6 hafta içinde sonuçlanmalıdır. Gerekirse bu süre en fazla 2 hafta daha uzatılabilir. Yani toplamda en çok 8 hafta içinde süreç tamamlanır. Ancak çoğu uyuşmazlık 1–2 oturumda çözüme ulaşabilmektedir.


 Arabuluculuk başvurusunu kim yapar?

Başvuruyu genellikle alacaklı taraf veya davayı açmak isteyen kişi yapar. Başvuru, İstanbul’daki ilgili Adliye Arabuluculuk Bürosu aracılığıyla gerçekleştirilir. Taraflar karşılıklı anlaşırsa birlikte de başvurabilirler.


 Arabuluculuk zorunlu mu?

Evet, ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri için arabuluculuğa başvurmak zorunludur. Aksi halde mahkeme dava dilekçenizi reddeder. Bu nedenle önce arabuluculuğa başvurulmalıdır.


 Arabuluculuk ücretli mi?

Anlaşma sağlanamazsa, ilk 2 saatlik arabuluculuk ücreti devlet tarafından karşılanır. Anlaşma sağlanırsa, ücret taraflarca (genelde eşit) paylaşılır. Ücret, arabuluculuk sürecinde belirlenir ve genellikle davalardan çok daha ekonomiktir.


 Arabuluculuk sonunda anlaşma sağlanırsa belge geçerli midir?

Evet, taraflar arasında varılan anlaşma mahkeme kararı hükmündedir. Arabulucu tarafından düzenlenen anlaşma tutanağı, icraya konu edilebilir; yani gerekirse ilamlı icra takibine konu edilebilir.


 Arabuluculukta avukat şart mı?

Zorunlu değildir ancak bir ticari arabuluculuk avukatı ile süreci yürütmek, haklarınızın korunması ve anlaşmanın sağlıklı kurulması açısından büyük önem taşır. Ayrıca avukat, gerektiğinde dava sürecine hazırlıklı olmanızı da sağlar.


 Şirket adına kim arabuluculuğa katılabilir?

Şirket tüzel kişiliği adına, imza yetkisine sahip kişi veya noter onaylı yetki belgesiyle görevlendirilmiş temsilci katılabilir. Vekaletname ile avukat da şirketi temsil edebilir.

Sonuç

Ticari arabuluculuk, Türk hukuk sisteminde özellikle İstanbul gibi ticari faaliyetlerin merkezinde yer alan şehirlerde, şirketler açısından vazgeçilmez bir çözüm yöntemi haline gelmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu’ndaki düzenlemeler sayesinde, pek çok ticari dava için arabuluculuk aşaması zorunlu tutulmuş ve iş dünyasına mahkeme dışı pratik bir çözüm yolu sunulmuştur. Zorunlu arabuluculuk, her ne kadar bir yasal gereklilik olsa da, doğru uygulandığında tarafların faydasına sonuçlar doğurmakta; mahkemelerde yıllar alabilecek anlaşmazlıklar birkaç hafta içinde ve gizlilik içinde çözülebilmektedir.

İstanbul’daki şirket sahipleri ve yöneticileri, ticari arabuluculuk avukatı desteği alarak bu süreci en verimli şekilde yürütebilirler. Hukuki bilgi birikimi ve arabuluculuk becerilerini bir arada sunabilen uzmanlar, uyuşmazlıkların dostane yollarla çözülmesini kolaylaştırırken, olası bir dava sürecine karşı da şirketinizi hazırlıklı kılarlar. Unutulmamalıdır ki arabuluculukta varılan anlaşmalar, mahkeme kararı gibi bağlayıcıdır ve ticari ilişkilerin zarar görmeden devam etmesini sağlayabilir. Sonuç olarak, işletmeler için zorunlu arabuluculuk bir yükümlülük olmanın ötesinde, bilinçli kullanıldığında önemli bir fırsattır. İstanbul’un rekabetçi iş ortamında, zamana ve itibara değer veren her şirketin arabuluculuk kültürünü benimsemesi ve uzman hukukçularla çalışarak haklarını koruması, uzun vadede büyük kazançlar sağlayacaktır.

Proaktif Hukuk ve Danışmanlık bürosu olarak, ticari uyuşmazlıkların dostane yollarla ve kısa sürede çözüme kavuşturulmasında profesyonel destek sağlıyoruz. Şirketinizin karşılaştığı her türlü ticari alacak, sözleşme ihtilafı veya ortaklık sorunlarında, süreci sizin adınıza güvenle yönetiyoruz.


Bu Makaleyi Paylaş