Kefalet sözleşmesi nasıl hazırlanır

Kefalet sözleşmesi nasıl hazırlanır

Kefalet sözleşmesi, kefil olan kişinin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir. Sözleşmenin tarafları mevcut borcun alacaklısı ve kefildir. Borçlu, alacaklı ile asıl sözleşmenin tarafıdır bu yüzden kefalet sözleşmesinde borçlunun herhangi bir fonksiyonu ve taraf olma durumu söz konusu değildir. Kefalet sözleşmesinin hüküm ihtiva etmesi için de borçlunun herhangi bir rızası aranmamaktadır.

2012 yılında yapılan değişiklikle yürürlüğe giren Türk Borçlar Kanunu kefalet sözleşmesi konusunda önemli değişiklikler getirmiştir. Bu açıdan kefalet sözleşmesi ile ilgili hukuki sorunlarınızda uzman bir avukata danışmanız önerilmektedir. Sözleşmenin unsurlarını geçerli  bir asıl borç ilişkisi, kefilin fiil ehliyetine sahip olması, sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve borç miktarının sözleşmede belirtilmesi oluşturmaktadır.

Kefalet Sözleşmesinde Şekil Şartı ve Koşulları

Kefalet sözleşmesi genel kabul gören kurala göre mevcut ve geçerli bir borç için kurulabilir. İstisnai olarak koşula bağlı ve gelecekte doğacak bir borç için de, koşul gerçekleştiğinde yahut da borç doğduğunda hüküm doğuracak şekilde sözleşme kurulabilir. Sözleşmenin geçerli olarak kurulabilmesi için yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olduğu azami tutarın belirtilmesi ve kefalet tarihi belirtilmesi gerekmektedir. Kefilin yukarıda sayılan sorumlu tutulduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefalet olması durumunda ise bu hususu sözleşmede kendi el yazısıyla belirtmesi gerekir. Sözleşmede yapılacak değişikliklerin hüküm doğurması için de öngörülen şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Son Düzenlemeler Çerçevesinde Eşin Rızası

Mahkeme tarafından verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça ve kanuni olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça eşlerden biri ancak diğer eşin yazılı rızasıyla kefil olabilmektedir. Verilecek rızanın sözleşme kurulmadan önce ya da en geç sözleşme kurulduğu sırada verilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiştir. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan değişikliklerle kefilin sorumluluğunun önemli derecede artmasına ya da kefil lehine olan güvencelerin önemli derecede azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası aranmaz.

2013 yılında yapılan ek düzenlemeyle ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletlerde ve kanunda sayılan diğer nedenlerle verilecek olan kefaletlerde eşin rızası aranmaz.

Kefalet Çeşitleri

-Adi Kefalet: Adi (olağan) kefalet sözleşmesi tarafların aralarında anlaşarak, borçlunun borcu ifa etmemesi veya borcun ifasının imkansız hale gelmesi durumunda alacaklının kefile başvuracağı sözleşmeyi ifade etmektedir. Bu kefalet çeşidinde alacaklı önce borçluya başvurmalıdır. Borçludan alacağını temin edemediği takdirde kefile başvurarak alacağının ödenmesini isteyebilir. Bunun dışında alacaklının belirli durumlarda doğrudan doğruya kefile başvurabileceği durumlar kanunda detaylı olarak açıklanmıştır.

-Müteselsil Kefalet: Kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesi ve ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir.

-Birlikte Kefalet: Birden fazla kişi aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olur. Borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olur.

Kefalet Sözleşmesinde Rücu İlişkisi

Kefil alacaklıya ödemede bulunduğu ölçüde onun haklarına halef olmaktadır. Kefil bu haklarını borcun ödenme anında kullanabilir. Birbirinden bağımsız olarak aynı borç için kefil olanlardan her biri kefalet borcunun tamamından sorumlu olmaktadır. Fakat, borcu ödeyen kefil aksine anlaşma olmadıkça diğerlerine toplam kefalet miktarındaki payı oranında rücu hakkına sahiptir. Ayrıca borcu tamamen veya kısmen ödeyen kefilin borçluya durumu bildirme yükümlülüğü vardır. Bildirimde bulunmazsa, ödemeyi bilmeyen borçlu da alacaklıya ifada bulunursa, kefil rücu hakkını kaybeder.

Kefalet Sözleşmesinin Sona Ermesi

Kefalet sözleşmesinde, hangi sebeple olursa olsun asıl borcun sona ermesiyle birlikte kefil de borcundan kurtulur. Kanun gerçek kişilerin kefaletinin sözleşmenin kurulmasından itibaren 10 yılın geçmesiyle kendiliğinden sona ereceğini belirtmiştir. Gelecekte doğacak bir borç için kefil olanlar, mali gücünün sonradan önemli oranda bozulduğunu ileri sürerek ve haklı sebeplere dayanarak borcun doğumundan önce kefalet sözleşmesinden dönebilir. Ayrıca kefalet sözleşmesi için belirli bir süre kararlaştırılmışsa kefil, sürenin sonunda borcundan kurtulur.

Proaktif Hukuk ve Danışmanlık Bürosu, hukukun her alanında mevzuat ve yargı kararları ışığında değişen hükümleri uzman avukatlarıyla yorumlayarak ve takip ederek müvekkillerine kaliteli ve çözüm odaklı hukuki danışmanlık hizmeti vermektedir. Sözleşmeler hukuku alanında; hazırlanan ve yürürlük kazanan sözleşmelerin yorumlanması, değişen koşullara göre uyarlanması ve müvekkil lehine çözüm üretmek adına sözleşmelerin yeniden hazırlanması başlıca danışmanlık hizmetlerimizdendir.

Kaynaklar

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu


Bu Makaleyi Paylaş